Tarih sadece geçmişin kuru bir dökümü değildir…

Tarih sadece geçmişin kuru bir dökümü değildir…

ABONE OL
30 Nisan 2025 02:08
Tarih sadece geçmişin kuru bir dökümü değildir…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Tarih, sadece geçmişin kuru bir dökümü değildir. . .

Tarih, yaşayan bir hafıza, gizlenen gerçeklerin örtüsünü kaldıran bir ayna, milletlerin bugünkü kaderlerini belirleyen kadim bir sırdır. . . .

Ve işte o sırlardan biri de Pakradunilerdir.

Pakraduniler diğer adıyla Bagratuniler…

Dışarıdan bakıldığında Ermeni, bir kat daha derine inildiğinde Kripto Ermeni, en derin katmanda ise Yahudi kökenli bir topluluk. . .

2 bin 700 yıllık sinsi bir devamlılık. . . .

İnanç değiştirmiş gibi görünen, ama asıl kimliğini gizleyerek nesilden nesile aktaran bir yapı. . . .

Bu topluluğun hikâyesi, milattan önce 730 yılında başlar. . . .

Ermeni Kralı Sannasar, Filistin’e düzenlediği seferde İsrail Kralı Osee’yi öldürür ve 10 kabileden oluşan İsrail halkını esir alır. . . .

Bu esirler, Fırat’ın ötesine, Güney Ermenistan’a yerleştirilir. . . .

Ve böylece, İsrailoğulları’nın kadim bir kolu, Ermeni topraklarında kök salmaya başlar. . . .

M.Ö. 700’lerde bir başka dönüm noktası yaşanır . . . .

Babil Kralı Nabukadnezar, Kudüs’e sefere çıktığında, Doğu Ermenistan Kralı Hıraçya yanında yer alır. . . .

Bunun karşılığında Hıraçya’ya 10 bin Yahudi esir hediye edilir. . . .

İşte bu esirler arasında Prens Şampat da vardır.

Prens Şampat kısa sürede Hıraçya’nın gözüne girer, devlet kademelerinde hızla yükselir ve yeni bir elit sınıfın temelini atar.

Bu sınıf, zamanla Pakraduniler adını alır.

Asırlar geçtikçe, bu soy; din değiştirerek Ermenileşir gibi görünür, ama en derindeki kimliklerini Yahudiliklerini asla kaybetmez. . . .

Ermeni toplumunu asırlarca yöneten Pakraduniler, kendi içlerinde kapalı bir cemaat yapısıyla varlıklarını korur.

İç evlilikler, gizli cemaat örgütlenmeleri, dışa karşı farklı kimlik gösterme stratejileriyle bugüne kadar uzanır.

Araştırmacı yazar Levon Panos Dabağyan ve Yahudi tarihçi Prof. Dr. Abraham Galante gibi isimler, bu gerçeği belgelerle gün yüzüne çıkarmıştır.

Galante açıkça şöyle demektedir:

“Pakraduniler, Juda İmparatorluğu’nun sonlarından günümüze kadar uzanan, Ermeni-Yahudi karışımı bir kavimdir.”

Bu yapı, Bizans döneminde güçlenmiş, Bizans’ın son darbelerinden sonra ise yer altına çekilmiştir. . .

Selçukluların hâkimiyetinde ise, yüzeyde Ermeni gibi görünseler de, arka planda Yahudi kimliğini muhafaza eden bir derin cemaat hâline gelmişlerdir.

Bugün Anadolu’da, Kafkasya’da, hatta küresel diaspora ağlarında bile izleri sürülebilen bu yapı, sadece bir etnik veya dini gruptan ibaret değildir. . .

Pakraduniler, kadim dünyanın en profesyonel kimlik değiştirme, toplumlara sızma ve uzun vadeli varlık stratejisi yürüten gizli organizasyonlarından biridir.

Bu hikâye, tarihteki bir “istisna” değil; devletlerin ve toplumların kaderini belirleyen “görünmeyen savaşın” kadim bir parçasıdır.

Gerçek güç, her zaman görünenin arkasındaki görünmeyen iradede gizlidir.

Pakraduniler gibi yapılar, geçmişte olduğu gibi bugün de küresel güç mücadelelerinde aktif rol oynamakta, farklı kimlikler ve görünüşler altında milletlerin kaderleriyle oynamaktadır.

Bu yüzden, hakikati arayan her akıl için bir düstur şudur Tarihi yalnızca yazılanlardan değil, gizlenenlerden de okuyun.

Gerçek kimlik, ancak kazıldıkça ortaya çıkar.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.