Şanlıurfa’lı Ünlülerden Seçkiler Hiç Bilmediğiniz Bilgiler

Şanlıurfa’lı Ünlülerden Seçkiler Hiç Bilmediğiniz Bilgiler

Bazı ünlülerin doğum yerini bazı ünlülerin ise aslen nereli olduğunu araştırıp sizler için derledik.

ABONE OL
12 Ekim 2022 03:13
Şanlıurfa’lı Ünlülerden Seçkiler Hiç Bilmediğiniz Bilgiler
blank
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Şanlıurfa’lı ünlülerden seçkiler kısa kısa biyografi ve unutulmuş simalar.

Hazırlayan: Folklor Arş. Davut CENAK 

1-SURUÇLU AZİZ YAKUP (451-?)

Suruçlu Aziz Yakup 451’de Suruç’ta doğdu. Süryanilerin en güçlü şairi olarak bilinir. 12’lik vezinle yazılmış 760 kasidesinin olduğu söylenir. Parşömen üzerine yazılmış 400 kadar şiiri günümüze kadar ulaşmıştır.

 

2-CABİR BİN HAYYAN (721-815)

Cabir B. Hayyan, 721 yılında Horasan’da doğmuş ve Yemen’de okuduktan sonra Kufa’ya giderek Abbasi Halifesi Harun Reşid’in yanında saray âlimi olarak hizmet etmiştir. Kendisi Abbasi döneminde yaşamış Simya ve Kimya alanında İslam dünyasına ve Orta Çağ Avrupası’na büyük ölçüde etki etmiştir. Onun görüşleri günümüz kimyasının da esasını oluşturmuştur. Kimya dışında Eczacılık, Metalürji, Astroloji, Felsefe, Fizik ve Müzik gibi geniş alanda yüzlerce eser yazdığı söylenirse de ancak 20 kadar eseri günümüze ulaşabilmiştir. Bazı kimya gereçlerini icat etmiş ve bazılarını da geliştirmiştir. Dünya 8. yüzyılı yaşarken o, Yunanlı filozofların aksine atomun parçalanabileceğini iddia etmiştir. Arsenik tozunu elde eden ilk kişidir. Kitab el-Kimya (Kimya Kitabı) adlı eseri, 12. yüzyılında Latince’ye çevrilmiş ve Avrupa’da özellikle kimya biliminin gelişmesine neden olmuştur. Cabir Bin Hayyan kimya ile dolu dolu bir ömür yaşadıktan sonra 815 yılında Kufa(Kufe)’da vefat etmiştir.

3-SABİT BİN KURRA (821-901)

Sabit B. Kurra, 821 yılında Harran’da doğdu. Uzun yıllar burada yaşadı. “Arapça, Süryânice ve Grekçeyi öğrendi. Helenistik dönemde yapılan bilimsel çalışmaları ayrıntılı olarak inceleyen Sabit B. Kurra, özelikle matematik, tıp, mantık, felsefe ve müzik üzerine birçok eser hazırladı. Sabit B. Kurra, 150 civarında Arapça, 15 civarında ise Süryânice eser hazırlamıştır. Bunların dışında beş tane musiki, üç tane de edebiyat üzerine eser yazmıştır. Sabit’in yaptığı en önemli çalışmaları Yunanca, felsefe, musiki ve mantık konularında yaptığı tercümelerdir. Çevirdiği eserlerden 50’den fazlası günümüze ulaşmıştır. Sabit B. Kurra’nın dolu dolu geçirdiği yaşamı 901 yılında sona ermiştir.

4-İBN-İ TEYMİYE (1263-1328)

1263 yılında Haranda doğdu. Görüşleri ile İslam düşüncesinin gelişmesine tesir eden Selefi âlimi, Hanbelî Mezhebinin büyük âlimi olarak bilinir. 1269’da Dımaşk’a göç etti. O dönemde Suriye ve Filistin, Hanbelî mezhebinin merkezi durumundaydı. İlk eğitimine Dımaşk’ta babasının müderrislik yaptığı Sükkeriyye Dârülhadîsi’nde başlayan İbn Teymiyye, başta bu medresenin hocaları olmak üzere bölgenin önde gelen âlimlerinden ders aldı. İbn Teymiyye, babasının vefatından sonra 1284 tarihinde ondan boşalan Sükkeriyye Dârülhadîsi’nde hocalığa, aynı yıl içinde Emeviyye Camii’nde tefsir dersleri vermeye başladı. 1296’da Dımaşk’taki Hanbeliyye Medresesi’nde ders vermeye başladı. İbn Teymiyye’nin 14. yüzyılın başlarından itibaren çeşitli dinî ve siyasî tartışmalar içine girdiği görülmektedir. Başta Eş‘arilik olmak üzere klasik kelâm mezheplerine sert eleştirilerde bulunarak Selef anlayışını savundu. 1300’deki Moğol saldırısında halkın ve pek çok âlimin Dımaşk’ı terketmesine rağmen İbn Teymiyye şehirden ayrılmadı ve bir grup âlimle birlikte Moğol Hükümdarı Gâzân Han’ın karargâhına giderek Dımaşk halkı için eman diledi, böylece büyük bir katliamı önledi. 1301 yılında yeni bir Moğol saldırısı üzerine halkı cihada teşvik etti Memlûk Sultanı Muhammed B. Kalavun’dan Moğollarla savaşmasını istemek amacıyla Kahire’ye gitti. Kendisi de Moğollar’a karşı cephede savaşa katıldı. 1303 tarihinde Dımaşk civarındaki Şehâb bölgesinde Moğollar büyük bir yenilgiye uğratıldı.

Mısır ve Suriye’deki çeşitli dinî ve siyasî olayların içerisinde yer almaya devam eden İbn Teymiyye 16 Şaban 726’da (18 Temmuz 1326), peygamberlerin mezarları ile mukaddes makamların ziyaret edilmesi hakkında verdiği fetvalar ve bu konuya dair yazdığı risaleler sebebiyle tutuklandı. İbn Teymiyye’nin Dımaşk Kalesi’ndeki hapis hayatı iki yıldan fazla sürdü: ancak hapiste eser yazmaya devam etti. Bu eserler arasında Mısır Mâlikî kâdılkudâtı Takıyyüüdin el-Ahnâî’nin görüşlerine karşı yazdığı Kitâü’r-Red ‘ale’l-Ahnâ‘î adlı risaleleri de bulunmaktadır. Bu reddiyeden rahatsız olan Takıyyüddin el-Ahnâî’nin yaptığı şikâyet üzerine 9 Cemâziyelâhir 728 (21 Nisan 1328) tarihinde elinden kâğıdı, kalemi ve mürekkebi alındı. Bu muamele ona çok ağır geldi: kendisini ibadete verdiyse de üzüntüsünden hastalandı ve 20 Zilkade 728’de (26 Eylül 1328) hapishanede vefat etti. Sûfiyye Kabristanı’na defnedildi.

İbn Teymiyye güçlü bir hafızaya, engin bir Kur’an ve Sünnet bilgisine sahipti. Döneminde müslümanlar ve diğer din men­supları arasında mevcut olan felsefî-itikadî akımları da çok iyi biliyordu. Üslûbuna da yansıyan sert, mücadeleci ve ısrarcı bir tabiatı vardı. Hanbelî geleneğinin ana çizgisi olan Selefliği tavizsiz savunur, yanlış olduğuna inandığı görüş ve davranışları şartlar ne olursa olsun tenkit etmekten ve bilfiil müdahale etmekten çekinmezdi. Bundan dolayı devlet adamlarıyla, geleneksel dinî anlayışı savunan çevrelerle çok defa çatışma içinde oldu. Defalarca sopa ile dövülme ve hapis cezaları aldı. Yaşadığı zamana ve özellikle Bahrî Memlükleri dönemine damgasını vuran İbn Teymiyye’nin etkisi bu dönemle sınırlı kalmamış. Görüşleri zamanındaki devlet adamları, ilim çevreleri ve geniş halk kitlesi arasında yeni tartışma ve kutuplaşmaları beraberinde getirmiş, her dönemde görüşlerinin savunucuları yanında sert muhalifleri de olmuştur. Ahmed B. Hanbel’den sonra Hanbelî mezhebine en büyük canlılık ve yenileşmeyi sağlayan kişilerden biri olan İbn Teymiyye, bugün sadece Hanbelî mezhebi coğrafyasında değil bütün İslâm dünyasında etkisini sürdürmektedir.

 

5-NÂBİ (1641-1712)

1641 senesinde Urfa’da doğan Yusuf Nâbi yokluk ve sefalet içinde yaşayarak büyümüş, 24 yaşındayken de İstanbul’a gitmiştir. Burada eğitimine devam edip şiirleri ile tanınmaya başlar. İstanbul’da geçirdiği dönemde birçok önemli isimle arkadaşlıkları olmuş, sarayla da bazı ilişkiler kurmuştur. Bunun da etkisiyle, Halep’te geçirdiği yıllarda (yaklaşık 25 yıl) devletin sağladığı imkânlarla rahat bir hayat sürdürmüştür. Eserlerinin çoğunu Halep’te geçirdiği bu yıllarda kaleme almıştır. Bu dönemlerde Nâbi, Darphane Eminliği, Başmukabelecilik gibi görevlerde bulundu. Ayrıca, bazı kaynaklara göre Nâbi aynı zamanda çok güzel bir sese sahipti ve müzik konusunda da fazlasıyla başarılı idi. “Seyid Nuh” ismiyle bazı besteleri olduğu bilinir. Nâbi, İstanbul’da 1712 yılında vefat etti. Kabri Karacaahmed Mezarlığı’ndadır.

 

6-KEL HAMZA (1904-1939)

Kel Hamza lakabıyla tanınan Hamza Şenses, 1904 yıllında Urfa’da doğdu. Şenses’in esas mesleği keçeciliktir. Bağlama, tambur ve cümbüş çalmasını bilen Hamza Şenses, Urfa’nın ünlü ses sanatkârı Mukim Tahir’le aynı dönemlerde yaşamıştır. Hamza Şenses’in altı plak kaydı bulunmaktadır. Aşkın Ne Derin Yâreler Açtı Ciğerimde, Diyarbakır Bu Mudur, Kışlalar Doldu Bugün, Nere Gidim Kardaş Nerem Var, Ne Hoş Olur Mahpushane Havası, Urfa Dağlarında Gezdiğim Çağlar” gibi türkü ve uzun havalar Hamza Şenses’ten derlenerek TRT repertuarına alınmıştır. Ses sanatkârı ve bestekâr olan Hamza Şenses, 1939 yılında Urfa’da vefat etmiştir.

 

7-MUKİM TAHİR (1900-1946)

1900 yılında Urfa’da doğmuş olup asıl adı Tahir Oturan’dır. Mukim Tahir Urfa’nın yetiştirmiş olduğu en ünlü ses sanatkârlarından biridir. Aynı zamanda bestekârdır. 1938 yılında Urfa Türkülerini derlemeye gelen Muzaffer Sarısözen grubundaki heyet Mukim Tahir başta olmak üzere birçok Urfalıdan türküler derlemiştir. Kapuyu Çalan Kimdir, Abdonun Mezarı ezgileri Mukim Tahir’den derlenen ve kayda alınan eserlerdir. Mukim Tahir, 1946 yılında Zonguldak’ın Yenice İlçesi’nde vefat etmiş ve cenazesi orada defnedilmiştir.

 

8-BEHÇET ARABİ(1883-1965)

1883 yılında Urfa’da doğdu. İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in yakın arkadaşlarından Eba Eyyûb el-Ensâri’nin torunlarından olan ve 400 yıl önce Urfa’ya yerleşmiş bulunan “Arâbizâdeler” lakaplı bir aileye mensuptur. Bu nedenle, yazdığı hat levhalarında “Behçet Arâbi” imzasını kullanmıştır. Medine’de 5,5 yıl askerlik yaptığı sırada Peygamberimizin makamına Şair Nâbi’nin;

“Sakın terk-i edebten kûy-ı mahbub-ı Hüdâdır bu

Nazargâh-ı ilâhidir makam-ı Mustafa’dır bu ”

dizeleriyle başlayan ünlü kasidesi başta olmak üzere çeşitli yazılar yazar. Bu yazılarından dolayı Fahri Paşa tarafından Fırka Yazıcılığı’na alınır ve terhis olduğunda Urfa’ya götürmek üzere kendisine peygamberimizin Sakal-ı Şerif’i hediye edilir. Behçet Efendi, kûfi hariç, nesih, sülüs, divâni ve rik’â gibi yazı çeşitlerini büyük bir ustalıkla kullanmış, ancak en çok celi sülüs ve celi tâ’lik türlerinde eser vermiştir.

 

9-SUUT KEMAL YETKİN (1903-1980)

1903 yılında Urfa’da doğdu. İstanbul Numune-i Tatbikat Mektebinde ve Galatasaray Lisesinde okudu. Fransa’da Sorbon Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldı. Çeşitli liselerde ve öğretmen okullarında öğretmenlik yaptı. 1933’te Estetik ve Sanat Tarihi doçenti olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde çalıştı. 1934’te Ankara Üniversitesi DTCF’ye geçti. 1936’da profesörlük unvanına sahip oldu. Millî Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Urfa milletvekilliği, İlahiyat Fakültesi İslam Sanatları Öğretim Üyeliği ve Ankara Üniversitesi Rektörlüğü görevlerinde bulundu. 1980’de Ankara’da öldü.

 

10-YILMAZ GÜNEY (1937-1984)

Asıl adı Yılmaz Pütün olan ünlü sanatçı 1 Nisan 1937 Siverek doğumludur. Sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazardır. Kendisi Adana’da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur. “Çirkin Kral” lakabıyla tanınan sanatçı, birçok filmde rol almış, aynı zamanda yönetmenlik ve senaristlik yapmış ve filmleri uluslararası festivallerde çeşitli ödüller almıştır. Güney adlı bir sanat-kültür dergisi çıkarmıştır. 1984’te mide kanserinden ölen Yılmaz Güney, son yıllarını Paris’te geçirmiş ve ölümünden sonra Paris’te bulunan “Père Lachaise Mezarlığı”na gömülmüştür.

 

11-SEYFETTİN SUCU(1942-1987)

Seyfettin Sucu 1942 Yılında Urfa`da dünyaya gelmiştir. 1966 yılında İstanbul’da ilk plak çalışmasını “Bu Handan Kervan İşler Bu Handan” isimli uzun hava ile yapar. Kendisine halk tarafından “Şark Bülbülü” lakabı takılmıştır. 1980 yılında yönetmenliğini Hüseyin Peyda’nın yaptığı “Havar” filminde başrol oynamıştır. 45 yaşında yakalandığı amansız hastalıktan dolayı konser için gittiği İzmir’de vefat etmiş ve Urfa Bediüzzaman Mezarlığına defnedilmiştir.

 

12-TENEKECİ MAHMUT (1919-1988)

Tenekeci Mahmut adıyla bilinen Mahmut Güzelgöz, 1919’da Urfa’da doğdu. Mahmut Güzelgöz, yörenin gerçek üslubunu bilen usta bir okuyucuydu. Zengin Urfa müziği birikimine sahip olması nedeniyle uluslararası üne sahip bir kaynak kişidir. Bu özelliğinden dolayı Kültür Bakanlığı’ndan teşekkür almış, üstün hizmet ödülüyle onurlandırılmıştır. 1988 yılında vefat etmiştir.

 

13-HÜSEYİN PEYDA (1920-1990)

Yeşilçam’ın en ünlü oyuncularından biri olan sanatçı 1920 Şanlıurfa doğumludur. Asıl adı Hüseyin Örmen’dir. Filmlerinin çoğunda kötü adam karakterlerini canlandırdı. Birçok filmde Cüneyt Arkın ile beraber oynadı. Film çevrelerinde, oynadığı filmlerden elde ettiği kazancını kendi yönettiği filmlere yatıran gerçek bir sinema sevdalısı olarak tanındı. Zamanında ticaret ile uğraşmış, bir ara Türkyolu isimli bir dergi çıkartmış sonra da bir film şirketi kurmuştur. Hüseyin Kazasfil adı ile senaryolar yazıp Hüseyin Örmen adı ile filmler çekmiştir. 1990 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

 

14-PROF. DR. ABDULKADİR KARAHAN (1913-2000)

1913 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğan Karahan, İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu ve Sorbonne Üniversitesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yüksek İslâm Enstitüsü ve Kahire Ayn Şems Üniversitesi’nde profesör olarak görev yaptı. Eski Türk Edebiyatı ve başta hadis olmak üzere İslami ilimler alanlarında 40’ın üzerinde eser verdi. Yurtiçi ve yurtdışında yayınlanan çok sayıda ilmi makalesi vardır. Tasvir, Yeni Sabah, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Güneş ve Türkiye gazetelerinde yazılar yazdı. Milli Eğitim Bakanlığı, İlesam, Türk Edebiyatı Vakfı, Türkoloji Enstitüsü ve daha birçok kurum tarafından kendisine ödül verildi. Dünya Mukayeseli Edebiyat Birliği, Altay İlimleri Daimi Konferansı, İkbal Akademisi’nin yanı sıra birçok milletlerarası ilmi kuruluşun üyesi olan Karahan, 2000 yılında İstanbul’da vefat etti.

15-M. AKİF İNAN (1952-2000)

1940 yılında Şanlıurfa’da doğan İnan, 1952 yılında İlkokulu bitirdi. 1958’de bir grup arkadaşıyla Derya Gazetesi’ni çıkardı. Maraş Lisesi’nden mezun olduktan sonra Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. İki sene sonra bıraktı.1960 yılında Kahramanmaraş’ta Necip Fazıl Kısakürek ile tanıştı. 1962 yılında tekrar üniversiteye döndü ve 1972’de mezun oldu. Bu süre içinde 1962-1964 yılları arasında Hilal Müessese Müdürlüğü’nü yaptı. 1969’da Nuri Pakdil ile birlikle Edebiyat Dergisi’ni kurdu. İlk kitabı “Edebiyat ve Medeniyet Üzerine”’yi 1972 yılında çıkardı. İlk şiir kitabını ise 1974 yılında “Hicret” adıyla çıkardı.  Daha sonra 1976-1990 yılları arasında Mavera Dergisi’nde kurucu olarak yer aldı. Bu dönemde eğitim enstitüleri için Oktay Çağlar ile beraber Yeni Türk Edebiyatını hazırladı. 1985 yılında “Din ve Uygarlık” adlı denemeler kitabını çıkardı. 1991’de “Tenha Sözler”’i yayınladı. 1993-2000 yıllarında Eğitim-Bir adlı sendikayı kurdu ve başkanlığını üstlendi. Aynı zamanda Memur-Sen Konfederasyonu başkanlığını yürüttü. 2000 yılında Urfa’da vefat etti.

16-KAZANCI BEDİH (1929-2004)

Bedih Yoluk ya da tanınan adıyla Kazancı Bedih 1929 yılında Urfa’da doğan Şanlıurfalı gazelhan, sıra gecesi geleneğinin önemli ustalarındandır.

Belediye memurluğunun ardından yaptığı kazancılık mesleği nedeniyle bu lakapla tanınır. Çocukluğundan itibaren müzikle ilgilendi, cümbüş, ud ve tanbur çalmayı öğrendi, yöredeki sıra gecelerine katılarak sanatını geliştirdi. Kendine has bir hali ve üslubu olan Kazancı Bedih, bundan dolayı yörede “pir” diye çağrılıyordu.

Türk halkı ve medya Şanlıurfa’daki sıra geceleri geleneğini onunla keşfetmiştir. Küçük yaşlardan itibaren sıra gecelerine katılan Bedih Şanlıurfa yöresinde bu gecelere çağrılan en önemli isimlerden birisiydi. 1993 yılında İbrahim Tatlıses’in sunduğu İbo Show isimli televizyon programında görüldü.

1996’da  Yavuz Turgul’un yönettiği başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel’in paylaştığı Eşkıya filminde “Nice bu hasreti dildar ile giryan olayım, yanayım aşkınla büryan olayım” dizeleri ile gündeme geldi.

Kazancı Bedih, 20 Ocak 2004’te Şanlıurfa’da hayatını kaybetti. Sanatçının Mahsun Kırmızıgül ile birlikte düet yaptığı Nemrut’un Kızı adlı parçaya ölümünden sonra klip çekilmiştir.

17-URFALI BABE (1925-2004)

Urfalı Babi, Türk müzisyen Asıl adı Yılmaz Kayral’dır. Özellikle 1970’lerde yayınladığı plaklar ve oynadığı filmlerle hayran kitlesini oluşturmuştur.

Yılmaz Kayral 1922 yılında Şanlıurfa’da dünyaya gelmiştir. 8-9 yaşlarında Siverek’e yaptığı bir yolculukta ilk kez sazla tanıştı. Bir diğer sevgisi futbol olan Babi, 1945’te Urfa karmasında yer almıştır.

1957’de İstanbul’a göç etti. Birçok şarkıya imzasını atmıştır. 1965’te ilk plağını çıkartmıştır. Şarkılarında komik ve esprili sözler dikkat çekti. 1969’da batı müziği formatındaki ilk 45’liği Canan’ı Grup Dönüşüm ile birlikte çıkarmıştır. 1972’de Alilerin Alisi şarkısı ile Milliyet’in müzik listelerine girme başarısını gösterdi. 1973’te yazdığı Bastır Ankaragücü ve 1974’teki Fenerbahçe Oyun Havası ile futbol konulu şarkılar yapmıştır. “Fenerbahçe Oyun Havası” 45’liği kapağında adı “Amigo Babi” olarak geçmektedir. 45’liğin diğer şarkısı da o günlerde çok popüler olan anonim bir parça olan Haydi Bastır yorumuydu. 1975’te Disko Kebap adlı tek uzunçalarını yayınlamıştır. Birçok filmde rol almış olan Urfalı Babi’nin en önemli filmi 1974 tarihli Atıf Yılmaz filmi olan Salako’dur. Urfalı bir halk ozanını canlandıran Babi, filmin ana şarkısı olan Salako türküsünü, daha önce plak yaptığı Canan türküsünden uyarlamıştır. 1986 tarihli İbrahim Tatlıses filmi Yıkılmışım Ben Babi’nin yer aldığı son sinema filmidir.2004’te ölmüştür.

18-MEHMET UZUN (1953-2007)

Mehmet Uzun 1953 Siverek doğumludur. 1977 yılından itibaren İsveç’te yaşamış olup, yazdığı kitapları yirmiye yakın dilde yayınlanmıştır. Uzun yıllar İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği ve İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp’te aktif olarak çalıştı. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’nü, roman sanatına ilişkin belirleyici katkılarından dolayı Berlin Kürt Enstitüsü’nün Edebiyat Ödülünü, yarattığı edebiyat ve sözün özgürlüğüne ilişkin duruşundan dolayı İskandinavya’nın en önemli ödüllerinden olan Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülü’nü ve 2002’de İsveç kültür yaşamına sunduğu değerli katkılarından dolayı İsveç Akademisi’nin Stina-Erik Lundeberg Ödülünü aldı. Yakalandığı mide kanseri nedeniyle uzun süre tedavi gören ünlü edebiyatçı, 11 Ekim 2007 günü Diyarbakır’da yaşamını yitirdi.

19-HALİL KARADUMAN (1959-2012)

Halil Karaduman,1959 Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde doğmuştur. Türk kanun virtüözüdür. 1 yaşından itibaren taşındıkları Gaziantep’te büyüdü. Babasından 5 yaşından itibaren kanun ve müzik dersleri aldı. Ortaokul ardından lise öğrenimini Gaziantep’te tamamlayıp 1977 yılında İstanbul’a geldi. O yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler bölümüne girdi ve bölümünü birincilikle bitirdi.

İstanbul’a geldiğinden itibaren plak ve kaset dünyasında yönetmen, bestekâr ve kanun refakati olarak yer aldı. Türkiye’deki üst düzey bütün solistlerle gerek plak, gerekse sahne çalışmaları yaptı. (Zeki Müren, Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar, İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli)  bu sanatçılardan bazılarıdır.

Özellikle; Zülfü Livaneli ile birlikte yaptığı çalışmalar sanatçının yurtdışına açılmasını sağlamıştır. Bu sayede dünyanın çeşitli yerlerinde yabancı orkestra ve şarkıcılarla konserler verdi.. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı kanun sanatçısı görevini sürdürmekteydi. Ayrıca “Devlerin aşkı”, “Rüyalarda buluşuruz”, “Leyla” gibi çok tanınan besteler sanatçıya aittir.

Türkiye’de üç tane, Amerika’da bir tane, Yunanistan’da iki tane olmak üzere 6 tane enstrümantal albümü bulunmaktaydı. Kanun icrasına yepyeni bir stil getiren sanatçının ayrıca bir de kanun metodu yazmıştı. Zülfü Livaneli’yle gittiği Almanya turnesinden dönerken havaalanında kalp krizi geçiren ünlü kanun virtüözü Halil Karaduman 9 Ekim 2012’de 53 yaşında yaşamını yitirdi.

 

20-MÜSLÜM GÜRSES (1953-2013)

Müslüm Gürses ya da gerçek adı ile Müslüm Akbaş 7 Mayıs 1953’de Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde dünyaya geldi. Gürses üç yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailecek Adana’ya göç etmişlerdir. Müslüm Gürses, şarkıcılığa 1965 yılında, küçük yaşta Adana’da bir çay bahçesinde şarkılar söyleyerek başladı, aynı zamanda Halkevine de gitti 1967 yılında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katıldı ve birinci oldu. 1967 yılından itibaren TRT-Adana-Çukurova Radyosunda da her hafta Cumartesi günü canlı olarak türküler söyledi. 1968 yılından itibaren piyasaya ilk 45’likleri çıkarmaya başladı. İlk plağı 1968 tarihli “Emmioğlu/Ovada Taşa Basma” plağıdır. Müslüm Gürses’in dinleyici kitlesi birçok araştırmaya konu olmuştur. Doktora tezleri dahi yazılmıştır, Son yıllarda bazı pop ve rock tarzındaki parçaları da repertuarına katarak Nilüfer’in “Olmadı Yar” isimli şarkısını, Teoman’ın “Paramparça” ve Tarkan’ın “İkimizin Yerine” adlı çalışmalarını da seslendirdi.

1979 yılında ilk defa İsyankâr filmiyle kamera karşısına geçen Gürses, toplam 38 sinema filminde rol almıştır.

Müslüm Gürses, 3 Mart 2013’te İstanbul’da hayatını kaybetti. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

21-ABDULLAH BALAK (1938-)

1938 yılında Urfa’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Urfa’da tamamladı. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mezun oldu. Daha sonra Urfa Lisesi’nde matematik öğretmenliğine başladı. Cebir, geometri ve müzik dersleri verdi. Bir dönem Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevini sürdürdükten sonra tekrar öğretmenliğe döndü. Uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra 1994 yılında Harran Üniversitesi kültür, Sanat topluluklarının akademik çalışmalarını yürüttü. 1996 yılında Harran Üniversitesi müzik bölümünü kurunca, bölümün başkanlığına getirildi. 1976 yılında Kültür Bakanlığı Uzmanı Yaşar Doduk tarafından yapılan Şanlıurfa türküleri derleme çalışmalarında kendisinden kaynak kişi olarak yararlanıldı. Birçok Urfa türküsünün repertuarımıza kazandırılmasında emeği geçti. “Felek Sen Ne Feleksen” türküsünde Mahsun Kırmızıgül ile düet yaptı.1999 yılında emekli oldu.

22-ZÜBEYİR YETİK (1941)

Zübeyir Yetik, 1 Ocak 1941 tarihinde Siverek’te doğdu. Bir süre Ankara Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra,  Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde İşletme İktisadı programında lisansüstü öğrenim gördü. 1958 yılında Demokrat Urfa Gazetesinde köşe yazılarına başladı. İzmir ve Ankara’da bulunduğu 1960-1965 yıllarında çeşitli gazete ve dergilerde görev yaptı. Büyük Doğu’nun 1976 yayın dönemi hazırlıkları sırasında Necip Fazıl Kısakürek ile birlikte çalıştı. 2000 Yılında Kurucu Genel Başkan Mehmet Akif İnan’ın ölümü üzerine MEMUR-SEN Konfederasyonu’nun genel başkanlığına seçildi. 1984 yılında Bostan, Gülistan, Mesnevi, Tutîname, Mantık-et-Tayr gibi İslâm Klasiklerindeki hikâyeleri manzumlaştırarak (Yalçın Turgut ve Süleyman Özkonuk’un çizgileriyle) hazırladığı 7 Adet resimli çocuk kitabını eşi Kâmuran Yetik’in adıyla yayınlayan yazar; Medeniyet Burçları, Ön Soruşturma, Tevhid Üzerine gibi ‘ortak yazarlı’ kitaplara katkıda bulunmuş, Aliya İzzet Begoviç’in “Doğu ve Batı Arasında İslâm” başlıklı kitabının Türkçe çevirisinin felsefe ve siyasal bilimler kavramları bağlamında redaksiyonunu da gerçekleştirmiştir.

23-NURİ SESİGÜZEL (1943-)

Asıl adı Nuri Kaçtaş olan ünlü sanatçı 1943 Halfeti doğumludur. 13-14 yaşlarında halk müziğine başlamıştır. 1961’de İstanbul Radyosunun açmış olduğu sınavları kazanmış ve Radyo sanatçısı olarak profesyonel sanat hayatına başlamıştır. Plak şirketlerinin ilgisini çekince, 300’ü aşkın plak doldurmuştur. 1963’te sinemaya başlamış çeşitli filmlerde oynamıştır.

24-MEHMET ATİLLA MARAŞ (1949-)

Mehmet Atilla Maraş, 1 Temmuz 1949 yılında Urfa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1971 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Çeşitli kamu kuruluşlarında öğretmenlik, mühendislik ve yöneticilik yaptı. Mesleği gereği Anadolu’yu bir uçtan bir uca gezdi.

Yazı hayatına lise sıralarında şiirle başladı. 1966’da Adımlar ve Balıklı Göl dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Şiirleri; Hareket, Mavera, Harran, Dergâh,Yedi İklim, Dil ve Edebiyat dergilerinde yayınlandı. Yeni Devir ve Yeni Şafak gazetelerinde yazılar yazdı. 1967’de yazdığı Aney şiiriyle tanındı.

1981’de Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Şehrayin adlı şiir kitabıyla yılın şairi seçildi. Yurt içinde ve yurt dışında birçok şiir etkinliğine katıldı. Şiirleri, birçok dünya diline çevrildi. (İngilizce, Fransızca, Arapça, Malayca, Romence)

1992’de merkezi Kaliforniya’da bulunan Dünya Kültür ve Sanat Akademisi tarafından kendisine Fahri Edebiyat Doktoru unvanı verildi. Aynı yıl, merkezi Hindistan’ın Madras kentinde bulunan Uluslar Arası Şairler Akademisi tarafından Seçkin Şair ödülü ile ödüllendirildi. 2005 yılında, Romanya’nın başkenti Bükreş’te Balkanlar Büyük Şair ödülünü aldı.

1998 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanlığına seçildi. 2000 yılına kadar bu görevi yürüttü.

TBMM’de 22. Dönem Şanlıurfa Milletvekili olarak görev yaptı.(2002-2007)

Nisan 2006’da şairin “40. Sanat Yılı”, TYB Şanlıurfa Şubesi tarafından bir dizi etkinliklerle kutlandı. Kasım 2009’da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılan Türkçe’nin Uluslararası Sekizinci Şiir Şöleni’nde Nizami Gencevi Büyük Şiir Ödülüne lâyık görüldü.

25-AHMET ÖZHAN (1950-)

1950 yılında Şanlıurfa’da doğan sanatçı, 1970’li ve 1980’li yılların popüler Türk Müziği yorumcusu olarak tanınmıştır. İlerleyen yıllarda çeşitli plak ve kaset çalışmalarının yanı sıra, sinema filmleri, televizyon dizi ve konserleri, radyo çalışmaları ile çeşitli televizyon kanallarının müzik programlarında yorumcu, programcı ve yönetmen olarak da görevler almıştır. Özhan, 1998 Yılında “Devlet Sanatçısı” unvanı almıştır. 1981- 1991 yılları arasında TRT İstanbul Radyosunda ses sanatçısı olarak görev yapan Ahmet Özhan, 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’nun kuruluşunda yer almış ve o tarihten beri bu topluluğun Kurucu Genel Sanat yönetmenliği görevini sürdürmektedir.

26-İBRAHİM TATLISES (1952-)

1952 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Adanalı bir sinemacının, inşaatta sesini duymasıyla birlikte önce Adana’da ardından Ankara’da çeşitli gazinolarda sahneye çıktı. 1975 yılında çıkardığı “Ayağında Kundura” adlı plakla tüm Türkiye’ye sesini duyurdu. Günümüze kadar otuzdan fazla albüm çıkardı, birçok filmde oyuncu ve yönetmen olarak görev aldı ve 19 yıl süren İbo Show’da sunuculuk yapmıştır. “Allahım Neydi Günahım, Yakamoz, Yol Ver Dağlar, Fırat ” gibi popüler parçaları kendisine has üslubuyla yorumlamıştır. Birçok ödül almıştır. Hiçbir zaman okula gitmemiştir. Daha sonra neden okuyamadığı sorulduğunda Urfa’da sanki Oxford vardı da biz mi gitmedik yanıtını vermiştir Talk Show programcısı, yönetmen, oyuncu, senarist, söz yazarı, köşe yazarı, besteci ve yorumcu kimliğiyle birçok dalda başarılı çalışmalara imza atmıştır.

27-SEYYAL TANER (1952-)

Seyyal Taner, 1952 yılında Şanlıurfa’da doğdu. 1974’te ilk plağı Tanrı Şahidimdir-Şimdi Sen Varsın yayınlanır. En çok bilinen parçaları arasında “Son Verdim Kalbimin İşine, “Alladı Pulladı, Şiirimin Dili” yer almaktadır. 1979 yılında “Asiye Nasıl Kurtulur?” adlı oyunun değişik bir versiyonu olan “Çırpınış” adlı TRT tarihinin ilk TV müzikalini hazırlamıştır.

28-ŞİVAN PERVER (1955-)

Asıl adı İsmail Aygün olan sanatçı, 1955 yılında Viranşehir’de doğdu. Şair, usta bir bağlama virtüözü ve şarkıcı olan Şivan Perver, Ortadoğu’nun en tanınmış sanatçılarındandır. Müzisyen, Dengbej, tarihçi ve yazar olan Perver, eserlerinde tarihi ve geleneksel temaları yansıtır. Şivan Perver, otuz yılı aşan müzik kariyeri ve üstün yetenekleri ile dünyanın pek çok yerinde önemli müzik ödülleri almış, dünyaca tanınan üniversitelerin fahri doktora dereceleri ile onurlandırılmıştır. Perver, 2004 yılında, toplumda sanat ve kültürün gelişimine ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak üzere, uluslararası hayırsever girişimler eşliğinde, Almanya’nın Frankfurt kentinde Şivan Perver Uluslararası Kültür Vakfını Kurmuştur.

29-AHMET KANNECİ (1957-)

Ahmet Kanneci, 1957 tarihinde Halfeti’de doğmuş, Türk klasik gitar virtüözüdür. Ankara Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra, yabancı kuruluşlardan aldığı burslarla Avrupa’da eğitim görmüş daha sonra Türkiye’ye dönmüştür. Anadolu ezgilerini gitarla yorumlamıştır. Halen Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı ve Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nda gitar öğretmenliği yapmaktadır. Kanneci’ye; Fulbright Komisyonu tarafından “Sanatta Ömür Boyu Başarı”, ODTÜ Senatosu tarafından “Takdir”, Harran Üniversitesi ve Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından “Fahri Doktora” ödülü, Hacettep Üniversitesi tarafından da “Sanat Ödülü” verildi. Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından ilk kez düzenlenen “ Yılın Gitaristi Ödülü”ne layık görüldü. 2010 yılında Andrés Segovia “Onur Madalyası” ile ödüllendirildi.

30-MEHMET EMİN BİTMEZ (1957-)

1957 yılında Şanlıurfa’da doğdu. 1980’de İ.T.Ü. Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı’ndan mezun oldu. 1981 yılında kurumda asistan olarak başladığı görevini halen aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak sürdürmektedir. Aynı kurumun Çalgı Bölümü’nde uzun süre Ana sanat Dalı Başkanlığı yaptı. 1990’da İ.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Tanbûrî Cemil Bey’in Tanbûr İcrasının Özellikleri” üzerine yüksek lisans yaptı. Aile içi müzik ortamında büyük babası (gazelhan, santuri, udî ve piyanist) Mahmud Bitmez’den (Badıllı Mahmut Usta adı ile tanınır), gazelhan ve udî babası Yahya Bitmez ve amcası udî besteci Bekir Bitmez’den feyz aldı. Dünyanın en önde gelen ud sanatçıları arasında gösterilen Bitmez, Şerif Muhiddin Targan’ın virtüozitesi, udî Nevres Bey, Yorgo Bacanos ve Cinuçen Tanrıkorur gibi büyük ustaların ud icralarını, tarzlarını ve teknik özelliklerini inceleyerek, temelde geleneksel ve klasik öğelere bağlı üslup ve tavırla kendine has ileri bir icra tekniği geliştirdi. Ud’dan çıkardığı parlak, net ses ve ileri tekniği usta icracı ve dinleyenler tarafından önemle vurgulanan en belirgin özelliklerindendir.

Müzikoloji alanında geniş araştırma-inceleme ve çalışmalar yapmakta olan Bitmez’in Türk müziğinin çeşitli formlarında bestelenmiş çok sayıda saz ve sözlü eserleri mevcuttur.
Sanatçı Almanya, İtalya, Sicilya, Sardunya Adası, Venedik, Hollanda, Fransa, Fas, Tunus, İngiltere, Cezayir, Lübnan, İsrail, Brezilya, Amerika, Belçika, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İsviçre, İspanya, Sudan, Rusya ve Avusturya’da uluslararası müzik festivalleri kapsamında sayısız önemli projeye katılmış, aralarında İhsan Özgen, Lawrence “Butch” Morris, Kudsi Erguner, Fransız Yaylı Sazlar Orkestrası, Shlomo Mintz, Cihat Aşkın, Yair Dalal ve Erkan Oğur’un yer aldığı pek çok ünlü müzisyenle konserler vermiştir.

Mehmet Bitmez, yurt dışındaki üniversite ve müzik enstitülerinde, akademik çerçeveli toplantı ve organizasyonlarda Türk müziği ve ud üzerine konferans, seminer ve dersler vermiş, atölye çalışmaları gerçekleştirmiştir.

Halen İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim üyesi Bitmez, ud icracılığının yanında, eski bir Türk çalgısı olan lavtayı ileri seviyede ve yardımcı olarak da tanbur çalmaktadır.

31-MAHMUT TUNCER (1961-)

1961 yılında Şanlıurfa’da doğmuştur. Küçük yaşlardan itibaren futbol ile ilgilenmiş ve Urfaspor’da profesyonel oyuncu olarak görev aldı. 1979 yılında TRT Radyosu’nun açmış olduğu sınavlara katılarak birinci oldu. 1980 yılında “Uyandım Sabah ile” adlı ilk albümünü çıkardı. Ses sanatçılığının yanı sıra 20 filmde başrol oyuncusu olarak rol alan sanatçının çok sayıda bestesi bulunmaktadır. Birçok TV kanalında program hazırlamıştır.

32-GÜLER IŞIK

Şanlıurfa Siverek ilçesinde doğan sanatçı, daha sonra ailesiyle birlikte Gaziantep’e taşınır. Gaziantep Halk Evinde 2 yıl halk müziği dersleri alır. Ardından çay bahçelerinde program yapmaya başlar. 1977 yılında Ankara Radyosunun açmış olduğu amatörler yarışmasını kazanır. Profesyonel müzik hayatına böylece adım atmış olur. Birçok albümü olan sanatçının aynı zamanda 3 sinema filmi bulunmaktadır.

33-ZEKERİYA ÜNLÜ (1962-)

1962 yılında Şanlıurfa doğmuştur. İlköğretim yıllarında müziğe ilgisinin farkına varınca sıra gecelerine katılmaya başlamıştır. Ortaokul yıllarında (1975) Şanlıurfa Musiki Cemiyeti’ne katılıp Tenekeci Mahmut (Güzelgöz)’ten müzik dersleri almıştır. Zekeriya Ünlü 3 Longplay, 8 solo kaset ve Şanlıurfa’nın bir geleneği olan sıra gecesi adı altında 3 kaset yapmıştır. Şu anda UNESCO tarafından koruma Altına alınan Sıra Gecelerinin en iyi temsilcilerindedir. TRT Müzik kanalı başta olmak üzere birçok kanalda program yapmıştır. Halen özel bir tv kanalında “Sıra Gecesi” programı yapıp çeşitli ulusal kanallara katılıp Şanlıurfa’yı temsil etmektedir.

34-MEHMET ÖZBEK (1964-)

1945 yılında Şanlıurfa’da doğdu. 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girerek Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1966 yılında TRT’nin açmış olduğu sınavı kazandı. “Urfa Türkülerinin Dil ve Anlatım Özellikleri” teziyle doktorasını tamamlayıp “doktor” unvanını aldı. TRT kurumunda sanatçı, şube müdürü, şef, program yapımcısı olarak çalıştı. 1986 yılında Kültür Bakanlığı Devlet Halk Halk Müziği Korosu’nu kurdu, yönetti. 2007 yılında emekli oldu.1983-1995 yılları arasında çeşitli üniversitelerde Türk Halk Müziği dersleri verdi.

35-FERHAT GÖÇER (1970-)

23 Haziran 1970 tarihinde Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde doğdu. Ortaokul ve liseyi İzmit’te okudu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başladı. Bundan iki yıl sonra 1988’de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Şan Bölümü ön lisans eğitimini görmeye hak kazandı. İlk albümünü 2005′te kendi adıyla çıkaran Ferhat Göçer, 2007 yılında ikinci albümü “Yolun Açık Olsun”la müzik piyasasındaki yerini aldı. Ayrıca Metropol Senfoni Orkestrası adıyla Türkiye’nin tek şahsa özel Senfoni Orkestrasını kurmuştur.

36-MEHMET BÜLENT İNAL (1973)

1973 yılında Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde doğan Bülent İnal, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı mezunudur.

Bülent İnal, “Azad” dizisinde Urfalı Azad, Kurşun Yarası’nda işgal altındaki Ege’de mert bir kaymakam ve Kanal D’nin dizisi Ihlamurlar Altında’da varoş delikanlısı Yılmaz’ı oynadı. “Karayılan” dizisinde de rol almış olan Bülent İnal Star Tv’de yayınlanmakta olan “Kalpsiz Adam” dizisinde Oktay rolünü canlandırdı. 2009 yılında Show Tv de “Bu Kalp Seni Unutur Mu” dizisinde Sinan isimli karakteri canlandıran Bülent İnal, Bergüzar Korel ile Atv de yayınlanan Bitmeyen Şarkı adlı dizide başrolü paylaştı. Daha sonra 2013 yılında Atv’de yayınlanmaya başlayan “Tatar Ramazan” dizinde Ramazan karakterini oynadı. 2014 sonbaharında Kanal D’de başlayan “Urfalıyam Ezelden” dizisinde Cemal adlı karakteri canlandırmaktadır.

37-MÜNEVVER ÖZDEMİR (1975-)

1975 İstanbul doğumlu Münevver Özdemir, aslen Şanlıurfalıdır. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümüne Girmiştir. Eğitimine devam ederken açılan TRT İstanbul Radyosu Yurttan Sesler Korosu Ses Sanatçısı unvanını kazanarak, profesyonel sanat yaşamına ilk adımını atmıştır. Beş yıl süreyle Milli eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve orta dereceli okullarda Müzik Öğretmenliği yapan sanatçı, Yüksek Lisans Eğitimi’ni de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlamıştır. TRT Sanatçılığı görevine, halen kadrolu olarak devam etmektedir.

URFA HABER

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.