Yazar Hikmet KIZIL’ın kaleminden Mahmut TUNCER…

ABONE OL
27 Şubat 2021 23:18
blank
0

BEĞENDİM

ABONE OL

1961 yılında Şanlıurfa’da sesi mahalleyi çınlatan bir bebek dünyaya gelir. Evin beşinci çocuğudur bu bebek. Babası “çocuğun adını ne koysak” diye düşünürken mahalle imamı “Mahmut olsun kirvem” deyince,
Babası “hocam seni mi kıracağız, Mahmut olsun”. “Bu akşam da bir çiğköfte yapıp kulağına ezanı okuyacağız, sen de davetlesin hocam” deyip hocayı eve davet eder.

Akşam bol acılı çiğköfte yoğrulur ve tavanla buluşturulur ilk cümcüğü…
Küçük Mahmut’un ağzına bol acılı çiğköfteden bir gıdım verilir.
Ağzı isottan yanan küçük Mahmut öyle bir çığlık koparır ki,oradakiler “ La bu ne ses, kesin bu türkücü olur” derler.
Hocaefendi “ la tevbe deyin hafız olur inşallah” diye oradakilere çemkirir.

Yıllar yılları kovalar, köprülerin altından çok sular geçer, suların üstüne çok köprüler inşa edilir, müteahhitler o köprülerden ne paralar kaldırır, inşaat sektöründe ihaleler gırla giderken küçük Mahmut yerinde saymaz tabii, o da büyür ve futbola merak sarar. “ Bu devirde ya popçu ya topçu olacaksın, para o işlerde” diyenleri haklı çıkarmak istemektedir Mahmut.

Urfaspor’da profesyonel oyuncu olarak görev alır. Futbol kariyerinin zirvesindedir. Artık hayatını iyi bir futbolcu olmaya adayan Mahmut ekmek almaya giderken bile kafasında top sektirerek, omuzlarıyla topu kontrol ederek, ayağından topu düşürmeden, bir elinde mendille halay çekerek bilumum artistik hareketleri yapmaya başlamıştır.
Onu izleyenler “ Hey maşallah bu Mahmut çok iyi topçi olacak, hele bak bak artiste la, ne güzel top sektiriyi” diye takdir ederler.

Arada arkadaşlarıyla çiğköfte partilerinde türkü de söyler Mahmut. Herkes sesini çok beğense de onun aklı toptadır, kendisini büyük kulüplerin biri keşfetse de paraya vole, dolara rövaşata atsam diye düşünmektedir. Urfa Mahmut’a dar gelmektedir artık.

11 Nisan 1979 yılında Urfa’nın kurtuluşunu kutlamak amacı yapılan gecede, İbrahim Tatlıses’in gelmemesi ile teknik direktörü:
“Mahmutcuğum, İbrahim Tatlıses gelmedi, gece yavan,tatsız tuzsuz geçmesin, hele bir iki türkü söyle de kulağımızın pası silinsin” deyince,
Mahmut teknik direktörü kırmaz, alır eline mikrofonu ve Mahmudi sesiyle türküler okur.
Orada geceye katılanlar bu sesi çok beğenirler ve her yerde Mahmut’tan bahsederler.

İzzet Altınmeşe, Bedia Akartürk, Selahattin Alpay gibi ünlü sanatçıların o yıllarda menajerliğini yapan Mehmet Ali Yanıkoğlu Ankara’dan Urfa’ya gelir, Mahmut ile tanışır, ona “Seni sanatçı yapmaya geldim, sesinin methini duydum, kabul edersen seni Ankara’ya götüreyim” der.

Mahmut: “ Çiğköfte de yapar mıyız ağam” diye sorar.

Yanıkoğlu: Tabi olur oğlum, lahmacun arası çiğköfte bile yeriz. Sen yeter ki gel.

Mahmut oldukça cazip gelen bu teklife hayır diyemez.
Ankara’ya gider. Günlüğü 2.500 TL’ye bir pavyonda çalışan Mahmut’a orada sahne alan Belkıs Akkale halk müziğinin ne olduğunu öğretir.

1979 yılında TRT Radyosu’nun açmış olduğu sınavlara katılarak birinci olur ve 1980 yılında “Uyandım Sabah ile” adlı ilk albümünü çıkarır.

Ondan sonra hemen hemen her yıl bir albüm çıkarır.
Flash TV’de eğlence programı sunmaya başlar. O yıllarda Urfa’da futbolda pek de başarılı olamayan arkadaşlarını çağırır ve bir halay ekibi kurar. O gün bugündür Flash Tv’de günün 24 saati halay çekilir.

Ülkemizi halay konusunda beynelmilel düzeyde temsil eden bir değer olur Mahmut.
Halayda dünyaca bir üne kavuşur. Ses sanatçılığının yanı sıra 20 filmde başrol oyuncusu olarak rol alan sanatçının 80 tane bestesi vardır.

Birçok özlü sözü herkesin diline pelesenk olur.

Başta Çin olmak üzere, Japonya, Kırgızistan, Uzakdoğu, Yakındoğu,Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu, Kenardoğu, Kıyıdoğu, Balkanlar ve Karpatlar’da oldukça sevilen halay filozofu Mahmut’un tarihe geçmiş birçok sözü bulunmaktadır.

Birçok ülke bu sözleri ders kitaplarına alır. Bizim ülkemizde de nihayet biraz geç de olsa bu sene ders kitaplarına geçen sözleri oldu Mahmut’un.

Bir kısım sosyetik çevrelerin alay konusu olsa da biz kendisini seviyor ve sonuna kadar da destekliyoruz.

Alayına Halay ! diyerek Mahmut’umuzu canımız ciğerimizi elin sosyetesine ezdirmeyeceğimizi üst perdeden deklare ediyoruz.

İşte o efsane isim medar-ı iftiharımız, Mahmut Tuncer’dir.
Yüksek sosyete rahatsız oluyormuş Mahmut Tuncer’in ders kitabında yer almasından.

Çünkü; Mahmut Tuncer onlar gibi tayt giymiyor.

Çünkü; Mahmut Tuncer parmak arası terlik giyip ciklet çiğneyerek Bebek sahilinde yüksek sesle müzik dinleyip rahatsız etmiyor hiçkimseyi.

Çünkü; barlarda karı kız düşürüp bir gecelik ilişkileri hayatının gayesi olarak görmüyor.

Çünkü; kıça yapışan donlar giyerek ve frapan kıyafetlerle çağdaşlık saydıkları müptezelliklere prim vermiyor.

Çünkü; Mahmut Tuncer onların hayatları boyunca asla yapamacağı şekilde yüreğini ortaya koyarak samimiyetin diliyle konuşuyor.

Çünkü; “Ağzı lahmacun ve soğan kokan adamlar” diye beğenmediğiniz, küçümsediğiniz her fırsatta aşağıladığınız, “kro” diye istihza ettiğiniz Anadolulu çocukların ayaklarını yere vura vura kurduğunuz küstah kalelerinizi yerle yeksan eden yürekli insanların remzidir Mahmut Tuncer.

Dün beğenmediğiniz lahmacunları bugün sosyetik mekanlarda yiyenler de sizlersiniz!

Çünkü; dün beğenmediğiniz, yoz bulduğunuz, yasakladığınız fakat varoşların yüreklerini temsil eden arabesk kültürünün yiğit evladıdır Mahmut Tuncer.

O çocuklar,dişiyle tırnağıyla hiçbirinizin asla beceremeyeceği başarılara imza atan beyaz çoraplı, çamurlu ayakkabılı çocuklardır.

Baba parasıyla, ata mirasıyla değil sıfırdan bir hayat kuran ve başarı öykülerini sosyetik rezidanslarınıza kazıyan yiğit delikanlıların destanını yazan adamların en önde bayrak taşıyanıdır Mahmut Tuncer…

Kalbinin fünyesini çekip kurduğunuz fildişi kuleleri aşkla, samimiyetle patlatıp hayal edemeyeceğiniz zirvelere taşıyan, yiğidin harman olduğu taşradan gelen yiğit adamlardan biridir Mahmut Tuncer…

Şehirlerin en korkunç, en karanlık, en tenha, en tehlikeli, sokaklarından, kara mahallelerden, çamurlu yollardan,ışıksız evlerden,sobasız odalardan, yokluğun ve yoksulluğun çaresizliğinden geliyor Mahmut Tuncer…

Alayınıza halay ! diyerek geliyor Mahmut Tuncer…

İşte Mahmut Tuncer’in tarihe geçen sözleri :

-Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Halay ise her yere.
-Erkek dayıya çeker ama ben halaya çekmişim !
-Elvis Preslo!
-Halaydı gerçek oldu!
-Onu sevmek ölümse halay çek ve gülümse!
-Bana bir mendil verin dünyayı yerinden oynatayım.
-Bir türkü halay edin ki içinde do re mi fa sol la ley loy olmasın!

Siz, sosyetik espressolarınızı, Latte Macchiatolarınızı kağıt bardaklardan yudumlarken; biz Mahmut Tuncer ile ince belli bardakta çaylarımızı içmeyi tercih ediyoruz…

Siz, düğünlerinizde adını dahi telaffuz edemediğiniz özenti ve uyduruk danslar ederken; biz Mahmut Tuncer ile lorke delilo oynamayı tercih ediyoruz…

Siz, varlığınız ile havayı, hayatı,zihnimizi, tarihimizi, insanımızı kirletirken; Biz Mahmut Tuncer ile Urfa’da ciğer yemeyi tercih ediyoruz…

Siz,bu ülkenin değerlerine, kültürüne,karşı amansız bir hainlik beslerken; biz Mahmut Tuncer ile kaçak tütüne ve kaçak çaya yaslıyoruz yüreğimizi.

Bu topraklar bizim aslanım, şimdi biz çaylarımızı içerken sen yürü de ense traşını görelim!

Hikmet Kızıl

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.